maymun-copyBazıları için düşünen bir hayvan, başkaları içinse tanrının suretinden yaratılmış kutsal varlık. Yada uzaylı da olsa insan insandır… Bilimsel adı Homo-spaiens yani düşünen, akıllı adam anlamına gelen, dünya adlı gezegenin en baskın türü. Diğer bir çok türden farklı olarak, daha gelişkin bir zekaya ve yoğun beyin hacmine sahip oluşu, onun doğuştan gelen fiziksel acizliğini aklı ile dengeleyebilmesine ve  yeryüzüne hakim olmasını sağladı. Evrim sürecinde neler oldu yada hangi koşullar yaşandı da, atası olan primatlardan ayrıldı kesin olarak bugün halen bilinmiyor ama bir gerçek varki insan ağaçtan indiğinden beri çok şey değişti. Zaman içersinde ellerini daha rahat kullanabilmesi, boş kalan bu uzuv ile çeşitli beceriler ve zeka gerektiren faaliyetler geliştirmesine yardımcı oldu. Sonrası zaten çok hızlı gelişti… Önce taştan basit aletlerle başlayan serüven, bugün doğduğu gezegenin atmosferinden ayrılmasına yarayacak çeşitli araçlar yapmasına kadar vardı. İnsanlık serüveni işte hem bu kadar kısa, hemde aslında hiçbir zaman baştan sona anlatılamayacak kadar uzun. Ama özet olarak şöyle diyebiliriz herhalde; insanoğlu her geçen dakika evrim yolunda ilerlemeye devam ediyor ve gelişiyor. İlk kez bundan yaklaşık 12.000 sene önce, neolatik çağ başında yerleşik düzene geçen insan ile bugünkü insan çok farklı. Her geçen zamanda daha gelişkin, daha zeki, hayvansal ve içgüdüsel dürtülerden daha uzak ya da bunları kontrol edebilir bir düzeye yaklaşıyor.

Daha medeni oluyor… Hmm, peki böyle mi gerçekten? Bilmin ve insanlığın ilerlediği, daha medeni olması gereken dünya nerde hani? Ben mi yalnış düşünüyorum böyle olması gerekmiyor mu? Evet aslında, böyle olması gerekir ama malesef böyle olmuyor. Bizi ilkel kılan bir çok şeyin aslında yok olması yada dizginlenmesi gerekirken, bunların hiçbiri olmuyor ve o ağaçta yaşayan atalarımız ile aramızdaki tek fark, bende iphone var onda yok, hepsi bu. Hatta hepimiz çok iyi biliyoruz ki hayvanların bir çoğu biz insanlardan çok daha medeni, nede olsa birbirlerine saldırmak için çok ciddi sebepleri olması gerekir. Oysa biz insanlar için, bu tür sebeplerin olup olmaması pek önemli değil. Sonuç olarak dünyanın çeşitli bölgelerinde bitmek bilmeyen savaşlar, ölümler, vs. Bilinen 5000 yıllık yazılı tarihte, barışın hüküm sürdüğü süre topu topu sadece 350 yıl.

Belkide bunun asıl nedeni aslında içimizde o hiç bitmeyen ve belkide uzunca bir süre bitmeyecek olan kendimize karşı verdiğimiz savaş. İnsanoğlu evrim sürecinde ilerdeği müddetçe inanıyorum ki, zihinsel gelişimi, bedenin ve iç güdülerin daha çok kontrol edilebildiği ve daha üst bir bilince ulaşılabildiği bir dönem elbette gelecektir. Zaman burada çok kritik bir faktör. Eğer koşullar bu şekilde gelişirse, bu onbinlerce hatta yüzbinlerce yıl alabilir. Eğer daha önceden ağaçtan inmemize benzer çok olağanüstü koşullar oluşursa belki daha kısa. Fakat asıl sorun şu; insanoğlu acaba savaşların anlamsızlığını ve herkesin aslında bütünün bir parçası olduğunu anlayacağı döneme, kendi kendini yok etmeden ulaşabilecek mi?